Rico Lewis: Pep Guardiola’nın Laboratuvar Ürünü
Rico Lewis, Sevilla maçından itibaren büyük sükse yaratan yeni bir oyuncu modeli olarak karşımıza çıkıyor. Bu yazıda onu önemli yapan özellikleri, Pep’in dokunuşunu ve oyun anlayışını ele alacağız.
Rico Lewis ve Oyun Anlayışı
Modern futbolda son 10 yılda çok fazla taktiksel dokunuş gördük. Pep, hiç kuşkusuz bu dokunuşların yapılmasına öncülük eden isim. Pep Guardiola modern futbolun Cruyyf’u, günümüz futbolunu transforme eden isimdir. Rico Lewis’in gelişimi de tamamıyla onunla ilişkili durumda.
Pep Guardiola Bayern Münih yıllarında yeni bir şey istiyordu. “Inverted Back” kavramı, o günlerde yeniden ortaya çıkacaktı. Daha önce akıl hocası Cruyff tarafından kullanılan bir taktikti fakat Pep ile bugünkü ününe kavuşacaktı. Bu sistem prensibinde; oyun içinde topla becerikli bir geri hatta ihtiyacınız var. Nitekim Pep’in Bayern’inde de hem savunma/önü oyuncularının hem de çizgi beklerinin ayakları standardın üzerindeydi. Hal böyle olunca yenilik kaçınılmaz bir durumdu.
Pep, Lahm’ı ve zaman zaman Alaba’yı orta sahalaştırarak ileride kullanacağı düzeneğin temellerini kafasında yeniden oturtuyordu. Birkaç sene sonra City’de arşa çıkacağı oyun planında “Inverted Back” yadsınamaz bir önem taşıyacaktı. Kyle Walker, Cancelo, Zinchenko ve Danilo… Bu isimler, bu rol için Pep’in tedrisatından geçen bilinen isimler. Pep bugüne kadar, doğal biçimde geleneksel role hazırlanmış orijinal bekleri orta sahalaştırdı. Fakat bir isim var ki bu konuda yazılanlardan taban tabana ayrılıyor.
Rico Lewis! Akademide geçirdiği onca yılda aldığı taktiksel eğitimin neredeyse tamamını bu rol için yaşayan çocuk. Tam adıyla Rico Henry Mark Lewis. 21 Kasım 2004’te Bury, Greater Manchester’da düdnyaya geldi. Athletic yazarı Pol Ballus, Michael Cox’un sitede Lewis ile ilgili yazdığı bir yazıya şu tweeti ekledi:
“Pandemiden önce City akademisinden bir arkadaşım onu bana ‘The Manchester Philipp Lahm’ olarak tanımladı.”
Aslında bu bile Lewis’in akademide istenen role hazır hale geldiğinin kanıtıdır. 18 yaşında bir çocuğun ilk Şampiyonlar Ligi maçında; ilk yarıyı içeride, ikinci yarıyı çizgide geçirmesi için ya üç aylık A takım antrenman geçmişi ya da akademide öğrenmesi gerekmektedir. Aslında üç aylık zaman diliminde kendini bu rolde geliştirmiş olabilir. Ancak bu eğitimi; alt yaş gruplarda görmeden, bilmediği bir role üç ayda adapte olması pek de mümkün değildir.
Rico Lewis, altyapıda hangi rolü benimsedi?
Altyapıda eğitimin yetersiz olduğunu varsayarsak onu bu hale getiren isimin Pep Guardiola olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu konuda her türlü övgüyü sorunsuz hak ediyor. Pep, Rico Lewis’in çok çabuk öğrendiğinden ve kendinden bekleneni kolayca anladığından dem vuruyordu. Sezon öncesi kampında onun olgunluğundan oldukça etkilenmişti. Lewis’in City ve milli takımda alt yaş gruplarında kaptanlık yaptığına şaşırmamak lazım.
Onunla alakalı olarak göze çarpan ilk şey, özgüveni ve baskıdan kaçmıyor olması. Saha içerisinde bu kadar dar alana hapsolmuş bir oyuncunun daha 18 yaşında bu kadar fazla top istemesi ve arkadaşlarına komut vermesi normal olamazdı. Dünya Kupası dönüşü ilk maç, Lewis 11’de ve rakip Liverpool. Yoğun geçmesi muhtemel bir maç. Lewis, Rodri’nin yanında ikinci pivot olarak başladı. Çoğu zaman kaleciden ilk top alan oyuncu oldu. Buradaki pozisyonda baskıyla başa çıkmasını izliyoruz. Etrafında üç Liverpool oyuncusu fakat o her şeyin farkında. Sakince yanına oynuyor ve oyunun açılmasını sağlıyor.
Sürekli topun peşinde, topu istiyor, boş alana hareketleniyor ve boşlukları iyi süzüyor. Yere yakın ve kısa adımlarla oynuyor. Bu yüzden topun hakimiyeti hep onda. Kolay kolay top kaybetmiyor ve dar alanda oldukça iyi top saklıyor. Bu da başka bir örnek:
Michael Cox yazısında onun hakkında “İspanyol eğitimi almış bir İngiliz gibi.” dipnotunu geçiyor. Bu, şimdiye kadar Lewis hakkında yapılmış en iyi yorumlardandır. Zira İspanyol futbolunda kafan her zaman havada olmalı ve tarama vazgeçilmezdir. Eğitimin odağı budur. Lewis de tıpkı bir İspanyol orta saha oyuncusu gibi kafası dik, top ayağına gelmeden önce defalarca tarama yaparak daha top gelmeden ne yapacağının bilincide olarak oynuyor. Bu yüzden rakiplerinin nerede olduğunu biliyor ve topu kaybetmiyor. Karar hatası yapmıyor.
Çevre kontrolü, en gelişmiş özelliklerinden biri!
Bu pozisyonda Lewis topla buluşmadan önce tam üç kez tarama yapıyor. Bu onun için artık bir içgüdü. Baskıyla karşı karşıya değil, etrafında hemen kimse yok ama o emin olmak için 3 saniye içerisinde üç kez çevre kontrolü yapıyor. Her şeyin farkında olan, rakibinin nerede olduğunu bilen bir oyuncudan kolay kolay top çalamazsınız.
Henüz 18 yaşında olması bu açıdan çok değerli. Merkezde oynayan bir oyuncu için farkındalık, iletişim ve cesaret bilhassa önemli niteliklerdir. Bunları belli bir yaştan sonra cebine eklersin. Akademi çıkışıyla öğreneceğin değil, tecrübe ile geliştireceğin hususlardır. Onu ne özel yapıyor? sorusunu sormuştuk en başta. İşte bu, tam olarak onu diğerlerinden ayıran özellik!
Toplu oyunda görevlerinin farkında ve bununla başa çıkıyor. Sürekli 2-3-5’in veya 3-2-5’in merkezinde. Kağıt üstünde topsuz oyunda bulunması gereken konumdan hayli farklı bir yerde. Bu yüzden topsuz oyunda görev alanına dönmesi gerekiyor ve bunu 90 dakika boyunca yapmalı. Disiplin gerektiren bir durum. Sevilla maçının ardından Pep, savunmada ve bireysel becerilerde gelişebileceğini söylemişti.
Top rakipteyken keskinleştireceği çok fazla özelliği bulunuyor. Fakat şimdilik çok da savunma meziyeti gerektirmeyen bir rolde. Elbette kolektif bir takımsanız her futbolcunun, oyunun her fazında belli görevleri oluyor. Lewis de en nihayetinde kağıt üzerinde bir savunmacı fakat savunma kısmı işin %10’unu oluşturuyor. Zaten çok büyük geçiş tehditlerine karşı forma hep Walker’dadır. Lewis topla çok becerikli fakat 18 yaşın verdiği toylukla, savunmada eksikleri bulunuyor.
Fabrika ürünü Rico Lewis!
Rico Lewis’in alamet-i farikası toplu oyun, bu kesin. Topa yaklaşma, vücut açısını ayarlama, tarama, dinamizm… Bir 6.5’ta olması gereken her şey var ancak asıl mevkisi burası değil. Ya da öyle mi?
Liverpool karşısında göz doldurmuştu. Oyun kurulumunun büyük bölümünde Thiago ile eşleşti. Böylesine bir tecrübeye karşı pres yırtmak, topu ilerletmek, oyunun içinde kalmak çok büyük bir özgüvenin işidir. 3-2-5 şablonunda sadece Liverpool karşısında değil Leeds karşısında da hünerlerini gördük. Liverpool karşısında savunma sorumluluğu minimumdu çünkü topsuz oyunda birebir eşleşme gördük. Robertson ile eşleşti ve önde basan bir takımda rakibin beki ile eşleşmek büyük oranda sizi savunmadan kurtarır.
Leeds karşısında ise Gnonto ile eşleşti ve maçın büyük bölümünde top takımdaydı. Top rakibe geçtiğinde çok prese çıkmadı. Liverpool maçında pres anında biraz daha üçüncü bölgede gördük fakat Leeds karşısında topsuz savunmayı dörtlüyordu. Ne Liverpool, ne Leeds, ne de Sevilla maçında savunma sorumluluğu yoktu. Ancak son Everton maçında bu durumdan dolayı biraz sendeledi.
Leeds savunmada Lewis’i pek zorlayamadı. Toplu oyunda da beklediğimiz Leeds boğması yoktu. Lewis için kolay bir maç oldu. Nitekim Pep, Lewis’e oldukça güveniyordu; altı kişilik dar merkez baskısına karşı Rodri stoper arasına düştüğünde Lewis tek orta saha olarak kaldı. Ayrıca sadece Rodri de değil, Lewis de stoper arasına girip top aldı. Build-up aşamasında ilk topla buluşan oyuncu olmak hata şansınızı sıfırlar ama bunlar Lewis için problem değil.
Teknik olarak kendini sürekli geliştiriyor!
Kusursuza yakın toplu çevre takibi, iletişim ve cesaretten geçtiğini daha önce söylemiştik. Rico Lewis, teknik olarak da oldukça iyi seviyede. Topla ilk buluşma futboldaki en önemli olgudur. Baskı kırma, rakibi açma, boşluk bulma temel kazanımlardır. Topa ilk dokunduğunuzda iyi bir yere yönlendirmek, vücudunuzu ona göre ayarlamaya çalışmak, keskinleştireceğiniz şeylerdir. Ancak Lewis, bu konuda da kendini geliştirmiş durumda.
Topu almadan önce tarıyor, topu doğru yere hareketleneceği şekilde alıyor, boştaki arkadaşını görüyor, daha müsait olması için en doğru anı bekliyor ve topu ayağından mükemmel bir zamanlama ile çıkarıyor. Aslında basit gibi görünen çok zor bir açıdan topu kaybetmeden çıktı.
Bir başka örnek; yine kolay gibi görünen fakat oldukça zor bir durum. Topun sektiğini görüyor ve topu arkasına doğru alıyor, böylece daha müsait yerdeki arkadaşına hemen atabilir. Vücut açısına ve topa dokunuşunun yumuşaklığına dikkat edin.
Elit düzeydeki oyuncuların teknik kapasiteleri birbirinden çok keskin hatlar ile ayrılmaz. Bir oyuncunun teknik puanı 100 ise diğerinin 75 olmaz. Aradaki fark bu kadar büyük değildir. Çok ince farklar vardır ve bu anlık olarak fark yaratsa da sezon geneline yansımaz. Lewis’in buradaki dokunuşlarını, top kontrolünü elit düzeyde herkes yapabilir. Ancak bunu yapacaklarını bilmeleri gerekir. O anda topu arkaya doğru kontrol etmek için durumu sezmek, topu kaybetmeden reaksiyon vermek elzemdir.
Yoksa aynı zihinde, aynı düşüncede teknik benzerlikler görülür. Lewis’in yerinde Sergi Roberto da olsa aynı dokunuşu yapabilir. Fakat Lewis durumu Roberto’dan önce sezeceği için o topu arkaya doğru kontrol etmesi gerektiğini birkaç milim saniye daha erken kavrar. Bu da topu kaybetmemesine olanak tanır.
Roberto ise orada topu kaybeder. (Bu örnek bir varsayımdır.)Bu top kaybı maç içerisinde dört kere oldu desek, rakibe dört hızlı hücum şansı vermiş oluruz. Teknik değil ama zihinsel detaylar böyle major farklar yaratıyor. Bu zihinsel fark tarama, reaksiyon, zeka ve vizyon ile ilişkilidir.
Pep Guardiola’nın hayalindeki bek oyuncusu!
Devam edersek, burada Rico Lewis De Bruyne’ye bakıyor, dolu. Anında hızlı reaksiyon vererek, topu arkaya doğru kontrol edecek şekilde bir vücut pozisyonu ve top kaybı olmadan geçilen bir sekansı var. Son olarak, Rico Lewis’i taktiksel açıdan ele alalım. Lewis, Pep’in hayalindeki bek oyuncusu. Sadece 3-2-5 değil, 2-3-5’te de oldukça iyi. 2-3-5 olarak dizildikleri Sevilla maçının ilk yarısında Mahrez ile oldukça iyi bir senkronizasyonu vardı.
2-3-5 diziliminde biraz daha sağ iç koridoru kullanırken 3-2-5’te merkezde, ikinci 6 numara olarak oynuyor ve daha fazla topla buluşuyor. Bir opsiyon değil, bir oyun kurucu olarak oynuyor. Tüm bunların yanında çizgide de kendisini izleme şansı bulduk. Sevilla maçının ikinci yarısında tamamen sağ çizgiye açılmış, beşli savunmaya dönen Sevilla’ya karşı 2-2-6 düzleminde en sağda, çizgiye basan, yüksek konumlanan geleneksel bir bek rolünde oynadı. Bu rolde golünü de attı.
Bu gol City kariyerindeki ilk golüydü ve Şampiyonlar Liginde gol atan en genç City oyuncusu oldu. Skora denge getirdi. Üçgenler kuruyor, paslaşmalara dahil oluyor, oyundan kopmuyor, oyun kuruyor ve en önemlisi fazlaca özgüvene sahip. Yazıyı Rico Lewis’in aldığı övgülerle sonlandırıyoruz. O çok özel bir oyuncu ve gelecekte üzerine epey mercek tutulacak.
Pep Guardiola:
“Eğer ona bir şey söylerseniz ne demek istediğinizi anlar. Çok akıllı, çok zeki. Çok fazla pratik yapmasa bile söylediklerinizi gerçekleştirir. O, maçta ne olup bittiğini anlıyor ve görüyor.”
Michael Cox:
“Guardiola’nın kanıksadığımız özgün oyun yaklaşımını simgeliyor ve yakında tamamen yeni bir oyuncu türü olarak kabul edilebilir.”
Okumaya devam et:
- Arjantin’in Futbol Kültürü: Kirli Yüzlü Melekler
- Julian Alvarez: Örümcek Adam
- Pep Guardiola’nın Çocuğu: Phil Foden