Leigh Richmond Roose ve hikayesi: Çanakkale’de savaşan kaleci!
Leigh Richmond Roose kimdir? Neden Çanakkale’de savaştı?
Leigh Richmond Roose, 7 Kasım 1877’de Galler’in küçük bir köyü olan Holt’da doğdu. Henüz iki yaşındayken annesini kanserden kaybetti. Okulda futbolla tanışan Roose uzun boyu nedeniyle kaleci olmayı tercih etmişti. Ailede futbola ilgisi olan tek kişi o değildir. Abisi Edward’da futbolu çok sever ve birlikte oynarlardı.
İlginçtir ki Edward o dönemlerde okulda öğretmenlik yapan ve gelecekte yazdığı bilim kurgu kitaplarıyla ünlenecek olan Herbert George Wells’e çok sert bir faul yaptı. Wells’in böbreğinde bir yırtık oluştu. Edward neredeyse modern bilim kurgunun babasını hayattan koparıyordu.
Okulda epey başarılı olan Roose, Aberystwyth Üniversitesine tıp eğitimi almak için gitti. Burada da futboldan uzak kalmak istemeyen Roose üniversite takımına girmeyi başardı. Hem yoğun bir eğitim aldı hem de takımda futbol oynadı.
Leigh Richmond Roose, üniversite takımında harikalar yaratıyor, sıradan bir kaleci olmayacağının sinyallerini veriyordu. Topu eliyle çoğu futbolcunun ayağıyla atamayacağı uzaklıklara gönderebilmesiyle üniversite çapında meşhur oldu.
O dönemlerde kadınların maçları izlemesine sıcak bakılmıyordu. Kız öğrenciler onu o kadar merak ediyorlardı ki cesaret edip maçı seyretmeye gidiyorlardı. Roose bu ilginin farkındaydı. Güzel kızlarla randevulara çıkar, barlarda sarhoş olurdu.
Belki de bu kadar meşhur olmak onu biraz şımartmıştı. Diğer oyuncular ciddiyet içinde sahaya çıkarken, Roose sanki maraton koşuyormuş gibi sahanın etrafında turlar atar, taraftarı selamlar ve ilgiyi daha da üzerine çekerdi. Şöhreti üniversiteyi aşmış ve şehirde tanınan biri haline gelmişti.
Şehrin takımı Aberystwyth Town’un kalecisi Manchester City ile anlaşmış ve kulübün hemen yeni bir kaleci bulması gerekmekteydi. O kişi Roose’dan başkası olmayacaktı. Roose amatör olarak kulüple anlaştı. Hem okulunu okuyor hem de futbolunu oynuyordu.
Roose, ilk maçında harika bir performans gösterdi ve takımı Whitchurch’u 6-0 mağlup etti. Bir sonraki maçta ise FA Kupası birinci turda Glossop’a karşı herkesi şoke eden bir galibiyet aldılar. Aberystwyth Town’da işler iyi gidiyordu. Ancak Roose tıp eğitimine Londra’da devam etmeye karar verdi.
Leigh Richmond Roose milli takımda!
Kulübü ise ona bir yıl daha kalması için yüklü miktarda para ödemeyi teklif edince Roose bu teklifi reddetmedi. Aberystwyth Town, o sezon katıldıkları üç müsabakayı da kazandı. Böylelikle Roose, 1900 yılında ilk kez Galler Milli Takımı’ndan davet aldı.
Futbolu çok sevse de hayali bir gün doktor olmaktı. Tıp eğitimine devam etmek üzere Aberystwyth Town’a veda ederek Londra’ya gitti. Ancak başvurduğu King’s College Hastanesi ona çok geç kaldığını ve beklemesi gerektiğini ama beklerken hastanede asistanlık yapabileceğini belirtti.
Leigh Richmond Roose bu teklifi kabul etti ancak bu sürede futbolu özlediğini fark etti ve amatör bir kulüp olan London Welsh FC’de oynamaya başladı. Buradaki başarıları ve farklı kalecilik tarzı sayesinde yerel halkın ilgisini çekmeyi başardı.
Performansı ve taraftarların ilgisi bölgedeki profesyonel kulüplerin dikkatini çekmişti. Bazı kulüpler ona profesyonel sözleşmeler öneriyor fakat Roose okuluna devam etmek istediği için tekliflere sıcak bakmıyordu.
Stoke City; Roose için Londra’da kalmasına izin veren, seyahat giderlerinin karşılanacağı ve bu sayede eğitim almasına olanak sağlayan bir sözleşme önerdi. Bu sözleşmede onun hala amatör kalabileceği de yer alıyordu. Roose bu sayede epey para kazanabilecek ve amatör sayıldığı için tıp eğitimi almaya devam edebilecekti.
Stoke City ve Londra’da ünlendi!
Stoke City’nin riske girmesinin sebebi onun hem başarı hem de taraftar getireceğine inanmalarıydı. Öyle de oldu… Maç sırasında taraftarlarla sohbet eder, şakalar yapar, maç öncesi sahanın etrafında o klasik koşusunu yapardı. Bazen maç sırasında üst direğe tutunup salıncak gibi sallanırdı.
Bunu duyan taraftarlar onu merak eder ve seyirci sayısı her geçen maç daha da artardı. Roos’lu Stoke City ligde yükselişe geçmişti. Her galibiyet aldıklarında bir fayton kiralar ve peşine taraftarları toplayarak şehirde gezinirdi.
Namı sadece Stoke’da değil, tüm Londra’da geziyordu. En iyi sosyal etkinliklere katılır, balolar ve partilerden asla eksik kalmazdı. Ancak Stoke City’nin sahibi mali açıdan sıkıntıdaydı. Kulübün sahibi ondan maaş indirimi yapmasını istedi.
Leigh Richmond Roose bunu kabul etmedi ve takım üst üste mağlubiyetler almaya başladı. Takım ligde kalsa da Roose sadece 26 yaşında futboldan emekli olduğunu açıkladı. Kendini bir süreliğine eğitimine verdi. Ancak futbolu özlüyordu. Aynı anda Everton, sakatlıklarla boğuşuyordu ve kalecileri kalmamıştı.
Everton onun kapısını çalınca Roose hiç düşünmeden teklifi kabul etti. Everton kadrosundaki oyuncuların büyük kısmı milli oyunculardan oluşuyordu. Gerginlikten olsa gerek ilk maçında hatalı bir gol yedi ve Sunderland’a 1-0 mağlup oldular.
Bir sonraki maçta Derby’e karşı gol yemedi ve maçı kazanmayı bildiler. Maç sonu Roose taraftarların yanına gitti ve onlardan bir önceki maçta yaptığı hata nedeniyle özür diledi. Everton oynadığı atak futboluyla kupanın en büyük adayıydı.
Sakat olan kaleciler iyileşip geri döndü ancak Roose formayı onlara kaptırmadı. Everton son haftalarda bir düşüş yaşadı. FA Kupasından yarı finalde elenirken ligde şampiyonluğu üç maç kala kaptırarak ligi ikinci sırada bitirdi. Kariyerinin zirvesini burada gördü.
Leigh Richmond Roose halkın şovmeni…
Daily Mail gazetesinin hazırladığı Dünya karmasına büyük oy farkıyla seçildi. Buradaki başarısı sayesinde gazetelerin spor sayfalarından yıl boyu hiç düşmüyordu. Hatta bir maçta Everton korner kullanırken Roose kale direğinin üzerine çıkıp maçı bir süre böyle takip edince halk arasında adeta bir şovmen oldu.
Everton macerası bir sezon süren Roose tekrardan Stoke City’ye döndü. Burada iyi performans gösterse de kulüp küme düşmekten kurtulamadı. Burada Galler Milli Takımı ile 1907 Ulusal Uluslar Şampiyonası başarısı elde etti.
Daha sonrasında Sunderland ile anlaştı. Sunderland’de ilk üç sezon birinci kaleci olsa da dört sene sonunda sakatlıklarla boğuşuyordu. Ancak Roose parmakları kırık bile olsa maçlara çıkar ve bir şekilde gol de yememeyi başarırdı. Bir gün talihsiz bir şekilde kolu kırıldı ve futbola ara vermek zorunda kaldı.
Döndükten sonra Celtic’in yolunu tuttu. Burada da sakatlık yaşayınca sırasıyla Huddersfield Town, Aston Villa ve Arsenal formaları giyip kariyerini noktaladı. Roose taraftarlar tarafından ilgi görse de federasyonla arası iyi olmadı.
Stoke City forması giyerken bir Sunderland taraftarını dövmüş ve futboldan iki hafta men cezası almıştı. Ancak asıl neden çok daha ilginçti. O dönemde kaleciler topu ceza sahasında eline alabilmeye ekstra olarak, kendi yarı sahalarında topu taşımamak kaydıyla elle değmek serbestti.
Yani bir kaleci çıkıp yarı sahanın herhangi bir yerinde topa elle temas ediyordu. O zamanlarda kalecilere yalnızca şutları durduran kişi gözüyle bakılırdı. Kaleciler kalesini terk etmez ve oyuna pek katkıları olmazdı. Ama Roose farklıydı…
Rakibin atak yaptığı sırada kalesini büyük bir özveriyle korur ama top ondayken kalesini terk etmekten hiç çekinmezdi. Bazen topu sanki basketbol oynuyormuş gibi sektirerek rakiplerini geçer ve arkadaşlarına destek olurdu.
Diğer kalecilerin bu taktiği uygulamamasının sebebi sert faullere maruz kalma olasılıklarıydı. Roose ise uzun boylu ve yapılı olmasına ek olarak dönemin en atletik oyuncularından birisiydi. Ancak federasyon bu durumun karşı takım için adaletli olmadığını ve futbolun doğasını bozduğuna inanıyordu.
Editörün Seçtikleri
- Jimmy Jones: Futbol asla sadece futbol değildir!
- Calcio Fiorentino nedir? “Futbolun atası”
- Duncan Ferguson: “Besteciye ilham olmak”
Federasyona “Leigh Richmond Roose” katkısı
Zaten Roose futbolu bıraktıktan sonra FA ile bir araya gelip kuralın değiştirilmesi sürecine destek olmuştur. Günümüzde kalecilerin sadece kendi ceza sahası içerisinde topa elle müdahale edebilme kuralı bu şekilde 1912’de son halini almıştır.
En sonunda Roose, sürekli ara verdiği tıp eğitimini bitirmek üzere Londra’ya yerleşti. 1914 yılında 1. Dünya Savaşı başlayınca doktor olması sebebiyle Kraliyet Ordusu Tabip Sınıfına girdi.
1915’e kadar bir askeri hastanede doktor olarak görev aldıktan sonra 8 ay boyunca kalacağı Gelibolu’ya geldi. İngiliz ordusu burada ağır bir yenilgi alınca Londra’ya geri gitmek zorunda kaldı. Kısa bir süre Londra’da kaldıktan sonra 9. Kraliyet Piyadeleri Birliği ile birlikte Batı Cephesine yani Fransa’ya er olarak gönderildi.
Burada kalecilik yeteneklerini uzağa el bombaları fırlatarak sergilerdi. Hatta her askerin korkulu rüyası olan bir Flammenwerfer (Almanların 30 metre menzilli alev silahı) saldırısında yoğun dumandan boğulmak ve diri diri yanmak pahasına da olsa arkadaşları ile birlikte geri çekilmeyi reddetti.
Kolu yerinden çıkana kadar bomba fırlattı. Destek kuvvetleri varana kadar siperi terk etmemesi sayesinde 21 Eylül 1916’da İngiliz Ordu Kuvvetleri tarafından kendisine askeri madalya verildi ve mızrak onbaşı rütbesine yükseltildi.
Leigh Richmond Roose, henüz 38 yaşında Somme Muharebesinde maalesef hayatını kaybetti. Tam olarak nasıl ve nerede öldüğü bilinmese de Fransa’da bir Alman taarruzunda öldüğü söylentileri mevcut. Diğer milyonlarca asker gibi onun da cesedi bulunamadı.
Leigh Richmond Roose:
“Savaşa girmeden önce bir kere, denize açılmadan önce iki kere, evlenmeden önce üç kere, kaleye geçmeden önce ise dört kere dua edin.”