Danimarka ve Avrupa Macerası (Janteloven Felsefesi)
Danimarka EURO2020‘ye iddialı ve tam konsantre başlamıştı. Benimsedikleri felsefe ise “Janteloven” Felsefesiydi. Yani kişisel olarak hırslı olmayı değersiz ve uygunsuz olarak nitelendirip gerçek bir takım olarak sahaya çıktılar. Bu kadar istekli ve tam bir takım felsefesiyle katıldıkları turnuvada başlarına gelebilecek en kötü şey geldi belki de…
Danimarka ve Christian Eriksen..
Danimarka – Finlandiya maçının 42. dakikasında topsuz alanda birden kendini yere bıraktı Eriksen. Maçın hakemi Anthony Taylor hızlı bir şekilde oyuna sağlıkçıları çağırdı ve ilk müdahale yapıldı. Uzun bir bekleyişten ve tedirgin eden dakikalardan sonra Eriksen bilinci açık bir şekilde sahadan çıkarıldı. Maç iptalinin konuşulduğu dakikalarda Eriksen takım arkadaşlarıyla görüntülü görüşüp, “Sahaya çıkmalısınız” demişti. Danimarkalı oyuncular bunu yapmak istemedi ancak UEFA burada ağır bir yaptırım uyguladı ve sahaya çıkmaları için zorladı.
Maçı Finlandiya kazanmıştı ancak önemli olan tek şey vardı: ERIKSEN. Ardından Belçika’ya da kaybedince gruptan çıkmaları imkansız bir hale gelmişti derken mucize sayılabilecek bir durumla karşılaşıldı. Son maçında Rusya’yı 4-1 yenen Danimarka, gruptan ikinci olarak çıkmayı başardı.
Danimarka için asıl hikaye buradan sonra başlayacaktı..
Herkesin aklına 1992 yılındaki Danimarka‘yı getirdiler. Nasıl mı? Yukarıda bahsettiğimiz felsefeyi benimseyerek. Yaptırımlara aldırış etmeden, arkadaşları için ve en önemlisi Danimarka için. 1992 yılında benzer sonuçlarla gruptan çıkmış daha sonrasında finalde Almanya’yı yenerek Avrupa Kupası’nın sahibi oldular. EURO 2020’de ise son 16 turunda Galler’i, çeyrek finalde Çekya’yı yendiler.
Yarı finalde ise İngilizlerin rakibi oldular. Maçta öne geçip daha sonra gol yiyip ilk 90 dakikasını berabere tamamladılar. Uzatma dakikalarında İngilizler penaltıyı gole çevirerek maçı kazandılar. Medyada fazlaca manipüle edildiklerini gösteren görselleri ortaya attılar. Penaltı sırasında Kasper Schmeichel‘ın yüzüne tutulan lazer ve haksız bir penaltı olduğunu savundular. Yine de mücadeleden yılmadan ve gerçek bir takım olarak sahaya hem oyunlarını hem de “Janteloven” felsefesini yansıttılar.
Nedir Janteloven?
The law of jante. Danca’da Janteloven olarak geçen bu kavramın diğer Nordik kültürlerdeki karşılıkları şu şekildedir: Norveç (bokmål): Janteloven / Norveç (nynorsk): Jantelova / İsveç: Jantelagen / İzlanda: Jantelögin Aslında “Jante’nin yasası” olarak çevrilebilir.
Bu kavram ilk olarak 1933 tarihli “en flyktning krysser sitt spor” isimli romanda geçiyor. Romanda Jante isimli küçük bir köyün 10 adet yasasının toplamına deniyor. Bu 10 yasa;
- Hiçbir şekilde özel olduğunu düşünme.
- Asla bizim kadar iyi olduğunu düşünme.
- Bizden zeki olduğunu zannetme.
- Kendini bizden daha iyi olduğun konusunda ikna etme.
- Daha çok bildiğini düşünme.
- Önemli olduğunu düşünme.
- Herhangi bir şeyde iyi olduğunu düşünme.
- Bize gülmeye yeltenme.
- Seni bizden kimsenin umursadığını düşünme.
- Bize bir şey öğretebileceğini düşünme.
Bu kurallardaki “biz” kavramı toplumu temsil etmektedir (Yani takımı). Çünkü Sandemose’un bu kuralları Kuzey Avrupa’yı o derece etkilemiş ki bunu bir kültür öğesi haline getirmişler. Ancak günümüzde Janteloven, gelirini bireyci gösterişe harcamanın “ayıp” olması ile ilgili. Yani çok paran olsa da lüks anlayışın “gösteriş” olmasın diye. Toplumdan kendini üstün görmemenin bir delili olarak duyulan görünüme bağlı mütevazılık. Bu turnuvada elinden gelenin en iyisini yaptı Danimarka. Birçok insanın favorisiydi aslında. Mücadele ederek, takım olarak elendiler.
Dolayısıyla elendiler ama öğrettikleri bir şey vardı: “Takım olmak”
Editörün Seçtikleri