90 dakika: 30′
90 dakika ve 21. yüzyıl içerisinde atılan goller serimizin yeni yazısında sizlerle buluşuyor. “Goller hissettirdikleriyle benzersizdir.” Düşüncesinden yola çıkarak “90 dakika” ismini verdiğimiz serimizde sıra üçüncü kısımda. Bu yazıda özel ve anlamlı goller sizleri bekliyor. Bu yazıda okuyacağınız gollerden biri hariç hepsi 21. yüzyıldan olacak.
90 dakika ve 21. yüzyıl golleri!
21- Tim Cahill (Avustralya vs. Hollanda – 18 Haziran 2014)
2014 Dünya Kupası, futbolu takip edenler için özel bir yerdedir. Turnuva sırasındaki atmosfer ve maçların kalitesiyle oldukça keyif veren bir turnuvaydı. Seri boyunca bu turnuvadan goller göreceksiniz. (Bir tanesi daha bu yazıda olacak.)
B grubunda ikinci maçlara geldik. İlk maçını kaybeden Avustralya ve son şampiyon İspanya’yı sükseli bir şekilde mağlup eden Hollanda karşı karşıya geldi. Hollanda öne geçeli sadece bir dakika olmuşken orta yuvarlaktan gelişen Avustralya atağı esnasında Blind rakibine faul yaptı.
Hakem avantaja bıraktı ve devamında orta alanda top, sağ bek Ryan McGowan’da kaldı. McGowan beklemeden ceza sahasına bir orta gönderdi ve ceza sahasında Tim Cahill sol ayağıyla muhteşem bir voleyle topu ağlarla buluşturdu.
Porto Alegre’de Avustralyalılar çılgıncasına seviniyordu, golün önemi ve güzelliği bir sevinç patlaması yaratmıştı. Maçın devamı onlar için pek iyi olmadı ve Avustralya, 3-2 kaybetti. Böylelikle yoluna devam eden Hollanda ise turnuvayı üçüncü olarak tamamladı.
22- Mario Balotelli (Manchester United vs. Manchester City – 23 Ekim 2011) “Why always me?”
Halihazırda ülkemizde forma giyen Mario Balotelli, kuşkusuz futbol tarihinin gördüğü en benzersiz oyuncularından biri oldu. İnişli çıkışlı kariyeri, özel hayatının basına sık yansıması, teknik direktörleriyle yaşadığı sorunlar vb. onun bu kadar gündem olmasında başlıca sebepler sayılabilir. Bu gol de Balotelli’nin şovlarından yalnızca biri…
Mancini ve öğrencilerinin Manchester City yapılanması ile şampiyonluk kovaladığı, Kırmızı Şeytanların ise Sir Alex Ferguson’la parladığı yıllardayız. Old Trafford’daki Manchester derbisi sezonun kırılma noktalarından biri oldu.
Ceza sahasına biraz yakın bir yerde çevresinde üç kişi varken, David Silva soldan koşu atan James Milner’a pas verdi ve içeri girdi. Milner’ın kale önüne yolladığı topa David Silva dokunmadı.
Top Balotelli’nin önünde kaldı ve “Super Mario” sağ ayağıyla yerden zayıf bir şutla topu ağlara gönderdi. Golü attıktan hemen sonra tersine dönüp formasının altındaki tişörtü ve dimdik durarak o mesajı kameralara gösterdi: “Why always me?” (Neden hep ben?)
Elbette bu Balotelli’nin planladığı bir şeydi. Tişörtün üstüne o yazıyı basan Chapman, tişörtün doğuş hikayesini şu cümlelerle anlatmış:
“Maç için tişörtüne bir şey basmamı istedi; ben, ‘Tartışmalı veya United taraftarlarına yönelik herhangi bir şey yazdıramazsınız.’ dedim. Bir iki dakika düşündü ve bir iki şey çıkardı. ‘Hayır Mario, bunun uygun olduğunu düşünmüyorum.’ dedim. Sonra birden ortaya çıktı, ‘Peki ya neden hep ben?’ dedi. Söylediği anda, onun doğru tercih olduğunu biliyordum.”
Bu çok net bir şekilde Balotelli’nin dünyaya bir isyanıydı. Basında bu kadar gündem olmasından ve bazısı yalan bazısı gerçek haberlerle adının anılmasından rahatsızlık duyuyordu. Muhtemelen verebileceği en güçlü mesaj da buydu. Böylelikle 90 dakika ve 21. yüzyıl içerisinde atılan bu gol tarihe geçti.
Maçın devamında olanlar ise çılgıncaydı. Balotelli ikinci yarıda bir gol daha attı ve Manchester City ezeli rakibini deplasmanda 6-1 yendi. En önemlisi de sezon sonunda ise maviler lig şampiyonluğunu kazanmayı başardı.
23- Andriy Shevchenko (Milan vs. Juventus – 9 Aralık 2001)
İtalya’da dönemin kaliteli iki takımı Giuseppe Meazza’da karşı karşıya geldi. Carlo Ancelotti Milan’a teknik direktör olarak döneli iki ay oldu. Böylesine çekişmeli bir maçta Shevchenko, ikonik bir gole imza attı.
Bir pozisyonunda Juve’li savunmacı Paolo Montero’nun yükselttiği top, Moreno’nun kafasıyla yakınındaki Shevchenko’ya pas oldu. Topu sürmeye başlayan Ukraynalı golcü, karşısına çıkan Iuliano’dan topu sağa çekerek sıyrıldı.
Daha sonra karşısına çıkan Pessotto, zaten yere doğru düşmek üzereydi. Shevchenko iyice sağa yönelerek ondan da kurtulmuş oldu. Ceza sahasının dışında, sağ köşeye yakın bir noktaya geldi ve sağ ayağıyla ters köşeye inanılmaz güçlü bir vuruş yollayarak golü attı.
Golü attıktan sonra bağırır biçimde koşarak sevincini yaşadı. Futbol tarihinde Andriy Shevchenko’nun bıraktığı iz tartışılmaz ve bu gol görkemli kariyerinde attığı en özel gollerden bir olarak tarihe geçti.
24- Eden Hazard (Chelsea vs. West Ham United – 8 Nisan 2019)
Şu anda eski formundan çok uzak olsa da Eden Hazard’ın Chelsea kariyerindeki performansı üst düzey seviyedeydi. Mavilerdeki son sezonunda attığı bu enfes gol, onun kalitesini yansıtır cinsten.
Orta alana yakın bir noktadan topu alan Hazard’ın önünde bomboş bir alan vardı. Elbette bu alanı ona vermek çok riskliydi ve o da topu alır almaz koşmaya başladı. Yakınında yer alan Mark Noble onu durdurmak için bir hamle yapmadı.
Ceza sahasına yaklaştığında çevresinde üçü West Hamlı olmak üzere dört oyuncu vardı. Fakat bu durum çok iyi tekniğe sahip Eden Hazard adına bir sorun olmadı. Önce Balbuena ayağıyla hamle yapmasına rağmen topu sağa çekerek ondan sıyrıldı.
Saniyeler içinde topu bu kez sola çekerek karşısında Ogbonna ve yakınında olan Balbuena’nın arasından geçti. Artık kaleciyle karşı karşıyaydı, bir kişi hariç. Sağ bek Ryan Fredericks kaleciyle arasındaki tek kişiydi. O topa kaysa da Hazard çoktan sol ayağıyla ters köşeye golünü attı.
25- Andrea Pirlo ( Parma vs. Milan – 2 Ekim 2010)
Andrea Pirlo, kariyerinde birçok uzak mesafe golüne sahip. Parma’ya attığı bu gol de bunlardan bir tanesi oldu. Top önüne düştüğü gibi Seedorf’a pası gönderen Pirlo, tek pasla topu geri aldı. Kaleye 39 metre mesafeden ve kimse tarafından markaj altında değilken şut fırsatını yakaladı.
Sağ ayağıyla yaptığı vuruş belki de olabilecek en mükemmel şekilde ağlarla buluştu. Golden sonra takım yedek kulübesine koşarak sevinci paylaştı. Golün videosunu izlemenizi öneriyoruz. Bu sayede Ronaldinho’nun gol sonrası verdiği tepkiyi görebilirsiniz.
Elini sallayarak “Bu gol alev alıyor!” dercesine verdiği ifade her şeyi anlatıyor aslında.
26- Neymar Jr. (Santos vs. Flamengo – 28 Temmuz 2011)
2010’lu yılların başında futbol izleyicileri yeni bir fenomenin doğuşuna tanıklık etti. Brezilya’dan dünya futbol tarihine adını altın harflerle yazdıran çok insan var ancak o insanlarda bambaşka bir his uyandırdı.
Neymar Jr, Brezilya dönemlerinde oynadığı futbolla her geçen gün ününe ün kattı. Listemize aldığımız bu gol, Neymar’ın dönemin en iyi golü olarak çıkış yaptığı zamanları diyebiliriz. Santos 2-0 öndeyken kale vuruşuyla ev sahibinin hücumu başladı.
Kafayla savuşturulan top orta çizginin üst tarafına yakın bir yerde Leo’da kaldı. Leo, sol tarafında boşta olan arkadaşına pası verdi. O topu aldıktan sonra markaja girdi ve taç çizgisine yakın olan Neymar’ı gördü. Topu aldığı gibi etrafında iki kişiyle karşılaştı ve onlardan klas bir şekilde sıyrıldı.
Daha sonra Borges ile verkaç yaptı. Pası attıktan sonra koşuyu yapmış olan Neymar topu alıp ceza sahasına koşu atmaya başladı. Ceza sahasına girmeden önce rakibini iki ayağıyla birden attığı muazzam bir çalımla geçti.
Bu muhteşem pozisyon bitmek üzereyken rakip sol bek Júnior César, Neymar’a kayarak yere yatırsa da artık top ağlardaydı. Muhteşem çocuk, golden sonra Elano ve Borges’e sarılarak sevincini paylaştı. Bu gol sadece Neymar’ın olağanüstü yeteneklerini ortaya koymasıyla kalmadı, aynı sezonda Puskas ödülünün de sahibi oldu.
27- Mario Mandzukic (Juventus vs. Real Madrid – 3 Haziran 2017)
Cardiff şehrinde 2017 Şampiyonlar Ligi finali, son derece güçlü iki takımı karşı karşıya getirdi. Zidane yönetiminde üst üste ikinci kez kupayı almak isteyen Real Madrid ve şeytanın bacağını kırmak isteyen Juventus eşleşti.
Real Madrid 1-0 öndeyken orta yuvarlağa yakın bir yerden Bonucci oyunu sola doğru ortayla genişletti. Ceza sahasında topu kazanan Alex Sandro gelişine Higuain’e orta açtı. Arjantinli golcü topu önce göğsünde yumuşatıp sonra da yakınındaki Mandzukic’e pas verdi.
Mandzukic, vuruşu yapmadan önce topu göğsünde yumuşattı. Topu aldığında durduğu pozisyonu kaleye dönük bir vuruş yapmasına engeldi. Topu göğsünde yumuşattıktan sonra harika bir röveşata vuruşuyla topu ağlara yolladı.
Bu sıradan bir röveşata golü değildi çünkü Mandzukic çok zor bir pozisyonda bu vuruşu yaparak golü atmayı başardı. Her şeye rağmen gelen bu gol Juve’nin umutlarını canlı tutsa da gecenin devamı onlar için iyi olmadı.
Şampiyonlar Ligi’nde 90 dakika ve 21. yüzyıl içerisinde atılan bu gol İtalyanlar için yetmedi. Final maçını 4-1 skorla kazanan Real Madrid, bir sonraki yıl da bu kupayı kazanarak üst üste üçüncü kez Şampiyonlar Ligi kazanan ilk takım oldu.
28- James Rodriguez (Kolombiya vs. Uruguay – 28 Haziran 2014)
Listemizde 2014 Dünya Kupası ikinci golünün sahibi James Rodriguez, bu turnuvadaki performansı sayesinde Real Madrid’e adım attı. Kolombiya’nın çeyrek finalde biten 2014 Brezilya macerasında başrol oldu. Eğer bu yolculuk film olsaydı muhtemelen en güzel sahnesi bu gol olurdu.
Uruguay savunmasının uzaklaştırdığı topu Abel Aguilar kafayla pasa çevirdi. Ceza sahası dışındaki James Rodriguez’e bu pas gittikten sonra golün kahramanı topu göğsünde yumuşattı ve sol ayağıyla yaptığı harika bir vuruşla golü attı.
James Rodriguez gol öncesinde doğru bir pozisyon aldı. Golün kalitesi kadar bu detay da oldukça çarpıcı seviyede. Bu gol öylesine etkileyici ki ne zaman bir yerde 2014 Dünya Kupası konuşulsa akla gelen ilk gollerden biri olmaya devam ediyor.
Tabii ki böylesine bir gol ödülsüz kalmadı ve 2014 Puskas ödülünü aldı. James Rodriguez, o yaz yükselişe geçen kariyerinde önemli kupalar kazandı. Şimdilerde ise muhtemelen bu günleri çok özlüyor olmalı.
29- Zico (Brezilya vs. Yeni Zelanda – 23 Haziran 1982)
Sonralarda yolu ülkemizden de geçecek Brezilyalı efsane Zico’nun Yeni Zelanda’ya attığı bu gol kesinlikle Dünya Kupaları tarihinin en klaslarından biri oldu. 1982 Dünya Kupası da birçok ilki ve tarihi olayı içinde barındıran bir turnuva oldu. (Kuveyt Futbol Federasyonu başkanının sahaya inip golü iptal ettirmesi, takım sayısının 16’dan 24’e çıkması vb.)
Toninho’nun attığı pas sağ bek Leandro’ya ulaştı. Leandro’nun sağ kanattan açtığı orta ceza sahası içindeki Zico’ya geldi. Zico’nun kaleye oldukça yakın bir noktadan vurduğu röveşata golü, Brezilya’yı 1-0 öne geçirdi. Maçın devamında 4-0 skorla kazanan Brezilya, o dönem Dünya Kupası’nın formatında yer alan ikinci grup aşamasında şampiyon olacak İtalya’ya kaybedip elendi.
30- Thierry Henry (Arsenal vs. Manchester United – 1 Ekim 2000)
Bu gol, Arsenal’ın Wenger yönetiminde Premier Lig ve dünya futbolunda söz sahibi olmaya başladığı dönemlerde atılan en ikonik gollerden biri. Henry, Bergkamp, Vieira vb. isimlerin oluşturduğu iskelet sağlamlaşma evresindeydi.
Eğer onu izlememiş biri size Henry’nin nasıl bir oyuncu olduğunu sorarsa o kişiye rahatlıkla bu golü izletebilirsiniz. Gilles Grimandi’nin orta alanda verdiği pası ceza sahası dışında sırtı kaleye dönük durumda olan Henry aldı. Sağ ayağıyla topu yükselttikten sonra dönüp gelişine bir voleyle akıl almaz bir gol attı.
Golde Henry’nin arkasında konumlanan Denis Irwin ve Gary Neville bile bu vuruşa pek fazla bir şey yapamadı. Henry’nin ne kadar özel olduğunu burada tekrar etmemize gerek yok. Fakat dünyada o dönem bu golü atabilecek kadar klas pek fazla isim olmadığını da vurgulamakta yarar var.
Gol olduktan sonra oyuncusunu alkışlayan Wenger, golün kahramanı Henry ve geride kalan herkes bir dönem boyunca Arsenal’i insanlara sevdirdi. Bu gol o dönemi harika yansıtıyor. En önemlisi de 90 dakika ve 21. yüzyıl içerisinde atılan gollere bir yenisi eklenmiş oldu.
Okumaya devam et: