Spygate Sakandalı: 100 Milyon Dolarlık Casusluk
Spygate Sakandalı… Bir tekniker, bir tezgahtar, ünlü bir tarayıcı, biraz beyaz toz, bolca yalan ve iki Formula 1 takımı… Peki bunların birbiriyle ne ilgisi var? Bu saydıklarımız 100 milyon dolarlık casusluk skandalının kilit parçaları. Gelin birlikte parçaları yerine koyalım.
Spygate Sakandalı Nedir?
Haziran 2007, Woking. Burası Londra’nın 37 kilometre güney batısında yer alan ufak ve sakin bir kent. Öğlen saatlerinde sarışın, alımlı bir kadın elinde tam 780 sayfa ile fotokopiciye giriyor. Tezgahtardan bu sayfaları tarayıp bir CD’ye yazmasını istiyor. Tezgahtar sayfaları eline aldığında bir şey dikkatini çekiyor. Sayfaların altında yer alan o meşhur şahlanan at logosu. Sıkı bir Michael Schumacher hayranı ve tam bir tifosi olan tezgahtar logoyu hemen tanıyor. Kadına ismini soruyor ve CD’nin yarın hazır olacağını söylüyor.
Elinizde 780 sayfalık bir Ferrari incili ve bir isim olsa ne yapardınız? Ferrari hayranı bu tezgahtarda aynı şeyi yaptı. Hemen bilgisayarı açıp, kadının ismini Google’da aratıyor: Trudy Coughlan. Ünlü biri değil ve bu kadında bu Ferrari dokümanlarının işi ne? Woking, ufak bir kent ama bir özelliği var: Burası McLaren ülkesi. Yerel halkın uzay mekiği dediği, yarısı yer altında gömülü, çok gizli McLaren teknoloji merkezi de bu ufak dükkanın hemen aşağısında.
Coughlan soyadında biri daha var: Michael Coughlan. McLaren’in baş tasarımcısı. Meraklı ve dikkatli tezgahtar olayı anladıktan sonra yine Google’a giriyor. Nihayetinde Ferrari’nin sportif direktörünün ismini ve e-mail adresini buluyor. Stefano Domenicali’ye bu Ferrari logolu, üstünde bir sürü sayı ve çizim bulunan dokümanlarla gelen sarışının hikayesini anlatıyor.
Trudy’nin bu ufak McLaren kentinde gide gide bir tifosinin çalıştığı yere gitmesine şanssızlık dersiniz; yoksa bu kadar zengin bir insanın para verip bir tarayıcı almak yerine bir dükkana götürüp tarattırmasına ahmaklık mı dersiniz orası size kalmış. Ancak gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır derler. İşte Formula 1’in en büyük casusluk skandalı da böyle ortaya çıktı.
O günün ertesinde Trudy Coughlan o dükkana gidip CD’yi ve dokümanları aldı. Eşinin talimatıyla sayfaları önce kağıt imha makinesinden geçirdi ardından tüm kalan parçaları yaktı. Stefano Domenicali ise sabah kendisine ulaşan bu maili Ferrari güvenlik ekibine yolladı. Fakat burası hikayemizin ne sonu ne de başı, isterseniz en başa gidelim…
Ferrari’nin altın günleri!
Bu altın günlerin mimarı bir A takımı da var. Michael Schumacher, Jean Todt, Ross Brown, Rory Byrne ve Nigel Stepney. Her iyi takımda bir deha, bir lider, bir de eli sopalı problem çözen bir iş bitirici olur, İngilizler buna fixer diyor. İtalyanlarla dolu bu Ferrari ekibinde bir İngiliz bu görevi 15 senedir yapıyordu: Nigel Stepney. Ferrari’nin 30 teknikerinin lideri, Ross Brown’un sağ kolu, Michael Schumacher’ın en çok güvendiği isimlerden biri. Bu İtalyan takımında bir yabancının kendisini kabul ettirmesi zordur fakat Stepney’in kanı Ferrari kırmızısıydı. Öyle ki 2000 İspanya GrandPrix pitinde Schumacher ona çarpıp ayak bileğini kırdığında dahi şikayet etmemişti.
Stepney, Maranello’da büyük saygı görüyordu. Senelik kontratı yaklaşık 1 milyon dolar olduğu tahmin edilse de kendisi nihayetinde bir teknikerdi, bir alaylıydı. 2006 sonunda Schumacher’ın emekliliğine Ross Brown’un ara vereceğini açıklamasıyla A takımının dönemi kapandı. Stepney, iki güçlü müttefiğini kaybetmişti. Evet kendisi bir mühendis değildi ama bunca yıllık tecrübesinin ve emeğinin ardından gözü daha yüksekteydi. Ferrari’nin takım patronu olmak istiyordu.
Stepney senelerce Ross Brown’un sağ kolu olarak takımda önemli işler yapmıştı ancak teknik patronluk için yeterli vasıfları yoktu. En azından Ferrari’de böyle düşünmüş olmalı ki görevi kendisine değil Mario Almondo’ya verdiler. Mario daha önce insan kaynaklarının başındaydı ondan önce ise Ferrari’nin teknoloji gelişim departmanın başıydı. Mektepliydi de kendisi bir mühendisti. Nigey Stepney ihanete uğramış hissediyordu. O kadar öfkeliydi ki Şubat 2007’de Auto Spor’da şu demeci verdi:
“Ferrari’de şuan mutlu değilim, kariyerimde ilerlemek istiyorum ve bu şu an mümkün görünmüyor. Asıl istediğim Ferrari’de yeni bir ortamda çalışmak olsa da başka bir takımda fırsat olursa kesinlikle değerlendiririm.”
Nigel Stepney, gözünü kararttı! Spygate Sakandalı başlıyor…
Stepney’in açık açık iş arıyorum mesajı vermesi Ferrari’de tabii ki hoş karşılanmamıştı. Ancak sırf böyle açıklamalar yüzünden Alain Prost’u sezon ortası kovacak kadar acımasız olan takım, Nigel Stepney için sadece 2007 sonuna kadar sözleşmesi olduğunu söylemekle yetindi. Şubat sonunda Nigel Stepney, takımla yolculuk etmek istemediğini söyleyerek fabrikada bir pozisyon istedi. Takım da bunu kabul etti ve onu performans geliştirme departmanının başına getirdiler. Bu kısım Stepney’in ruh halini, onu Spygate Sakandalı ve ihanete götüren süreci anlamamız için oldukça önemli.
Monaco GrandPrix’inden bir hafta önce fabrikadaki teknikerler yakıt tankının etrafında beyaz bir toz olduğunu fark ederler. Bir sabotajdan korkan Ferrari, anında polise haber verir. Fabrikadaki herkes aranır ve Nigel Stepney’in pantolonunda beyaz toz bulunur. Ayrıca güvenlik kamerası kayıtlarında Stepney’in yakıt tankı etrafında dolaşırken görüldüğü tespit edildi. Formula 1 araçlarının içindeki yakıt tankı, aracın yakıtının pit stop öncesi bitmemesi için oldukça karmaşık ve çok hücreli olarak tasarlanmaktadır.
Titizlikle ayarlanan yüksek basınçlı sisteme birisinin beyaz toz dökmesinin sonucu tam bir felaket olur. İtalyan polisinin Stepney’in evinde yaptığı aramada yine aynı beyaz toz bulundu. Tüm deliller Stepney’i işaret ederken Stepney ise kurban rolü yapıyordu. Yaptığı açıklamalar sebebiyle Ferrari’nin ona kirli bir tuzak kurduğunu söylüyordu. Böylelikle Spygate Sakandalı somut bir şekilde başlıyordu…
Bu sıralarda yazının başında bahsettiğimiz tezgahtar henüz Domenicali’ye e-mail göndermemişti. Ferrari olayın sadece beyaz toz ile sınırlı olduğunu düşünüyordu. Birkaç hafta ardından Domenicali’ye gelen mail sonrasında Ferrari, Stepney aleyhinde ikinci bir suç duyurusuna baş vurdu. Stepney’in evine tekrar polisler geldi. Bu sefer beyaz toz için değil, 780 sayfalık Ferrari dokümanları için. Stepney’in laptopunda yapılan incelemede Ferrari dokümanını yazdırdığı tespit edildi. Bu 780 sayfada neler vardı peki?
F2007’nin bütün dokümanları, artık McLaren’in elindeydi…
Aslında neler yoktu ki… F2007 ile ilgili her şey: Tasarımı, mühendisliği, yapımı, kontrolleri, testleri, geliştirme ve çalıştırılması ile ilgili tüm teknik bilgiler. Üstüne çizimleri, teknik raporları, fotoğraflar, bütçesi… Araçla ilgili aklınıza gelecek her şey, F2007’nin kutsal kitabı. 3 Temmuz 2007 tarihinde Ferrari kendi soruşturmasını tamamladıktan sonra Stepney’in görevine son verdiğini açıkladı. Aynı gün bir diğer açıklamada Ferrari, Vodafone McLaren Mercedes takımından bir mühendis hakkında bilgi hırsızlığı sebebiyle İngiltere’de yasal girişimleri başlattıklarını ve bu mühendis için verilen arama emrinin pozitif netice ortaya çıkardığını duyurdu.
Ferrari’nin açıklamasında bahsedilen mühendis, McLaren’in baş tasarımcısı: Mike Coughlan. Bahsedilen pozitif netice ise Coughlan’ların evinde yapılan aramada Ferrari dokümanlarının olduğu CD’nin bulunması. Hani Trudy Coughlan’ın fotokopicide dokümanları aktardığı CD. Mike Coughlan’ın ile Nigel Stepney’in dostlukları seksenli yıllara uzanmaktaydı. Birlikte Lotus, Benetton, Ferrari takımlarında çalıştıktan sonra Coughlan baş tasarımcı olarak McLaren’e geçer. Ancak ikilinin arkadaşlıkları devam eder.
4 Temmuz’da McLaren takımı kendi içinde yaptığı soruşturma neticesinde Mike Coughlan’a sızan Ferrari bilgilerin hiçbirinin araçlarında kullanılmadığını, bu bilgilerin takımdaki hiçbir çalışana ulaşmadığını bildirir. Ayrıca bu dediklerini teyit etmek için FIA’yı genel merkezlerine davet eder. Araçlarında yaptıkları tüm geliştiricilerin çizimlerini de FIA ile paylaşır. Coughlan’ın ise açığa alındığını belirtirler. 10 Temmuz 2007 tarihinde Ferrari ve Mike Coughlan uzlaştıklarını açıklar. Ferrari’nin suç duyurusunu çekmesi ve soruşturmaya kendi içinde devam etmesi karşılığında Mike Coughlan’ın iş birliği yapacağı açıklanır.
McLaren’nin FIA’yı ikna etme çabası
12 Temmuz’da McLaren FIA dünya motor sporları konseyine davet ediliyor. 26 Temmuz’da ise karar açıklanıyor. McLaren’ın uluslararası spor yasasının 151. maddesinin c bendi ihlal ettiğini ancak Ferrari’den sızan bilgilerin kendi araçlarında kullanılmadığına, takımın bu bilgilerden herhangi bir avantaj elde etmediğine konsey ikna olur. Bu yüzden McLaren ceza almıyor. Ferrari kararı kabul edilemez olarak nitelendirirken konsey Ferrari’ye yeni delillerin ortaya çıkması durumunda kararını tekrar gözden geçireceğini bildirir. Temyiz duruşması için 13 Eylül gününe tarih verir.
Formula 1’de yüksek mühendislik her zaman başarı için yeterli olmaz. Ayrıca rakiplerinizin durumlarını öğrenmekte oldukça önemli. Takımlar bilgi toplamak için yarışlarda rakip takımların araçlarını çeken fotoğrafçı tutmaktan, araçların vinçle kaldırıldığı görüntüleri izleyip ağırlık dağılımını hesaplamaya kadar birçok yol izler. Dedikodular, içerden edinilen bilgiler, bu tür hafif casusluklar Formula 1’in her zaman bir parçası olmuştur.
Bazı takımlar bunu bir adım öteye taşısa da örneğin: Aynı dönemde Toyota ve Renault takımlarının karıştıkları casusluklar gibi genelde kimsenin umurunda olmaz. Fakat bu olayı diğerlerinden ayıran iki önemli faktör var. Bir, olayın boyutu… 780 sayfalık bir bilgi hırsızlığından bahsediyoruz, ikinci ise söylenen yalanlar.
Kararın açıklanmasının ardından 1 Ağustos günü Ron Dennis FIA’ya yazdığı mektupta: ‘Ferrari’nin Avusturalya GrandPrix’inde kurallara aykırı bir araçla yarıştığından diskalifiye edilmesi gerektiğini’ söyledi. McLaren, Ferrari aracındaki arka kanat ayracının ve araç tabanı bağlantı mekanizmasının regülasyonları aykırı olduğunu iddia etti. Tabii ki bu bilgilere Stepney’in Coughman’a ilettiği dokümanlar sayesinde ulaşmışlardı.
Ferrari’ye göre McLaren’in bu iddiası, Ferrari bilgilerinin McLaren içinde paylaşıldığının bir itirafı. Ron Dennis, Coughlan’ın patronu Jonathan Neale ile sadece bu bilgiyi paylaştığını; Neale’ın Coughlan’a Stepney ile tüm irtibatı kesmesi gerektiğini söyler. Nihayetinde FIA bu konuda regülasyonları detaylandırıp, bodywork testlerini daha sıkı bir hale getirerek Ferrari’ye ceza vermedi. Ron Dennis bununla da yetinmedi, Ferrari’yi suçlamaya devam etti. Ferrari’nin karalama yaptığını, olayları çarpıttığını McLaren’e iftira attığına kadar zehir zemberek açıklamalarına devam etti.
Ron Dennis, Ferrari’ye öfke kustu!
McLaren bu olayı geride bırakırken bir başka skandal ise Macaristan GrandPrix’nin sıralama turlarında meydana geldi. 4 Ağustos tarihinde yani karardan sadece iki hafta sonra McLaren pilotları Alonso ve Hamilton arasındaki sürtüşme zirve yaptı. Bu ikili sıralama turlarında en hızlı turları atarken üçüncü seansta depo boşaltma turlarını atan Hamilton, takım emirlerine karşı gelerek Alonso’ya yol vermedi. Bunun üzerine çılgına dönen Alonso iyice yavaşlayıp son tur öncesi yeni lastikler için Hamilton’un önünde pite girdi.
McLaren pit ekibi Alonso’nun pitini tamamladı. Ardından lolipopu kaldırıp Alonso’ya kalkabilirsin sinyali verdikten sonra Alonso arkasındaki Hamilton beklerken on saniye daha bekledi. Böylelikle Alonso son bir tur daha atıp pole pozisyonunu alırken, Hamilton’a son turunu atacak zaman kalmamıştı. Ron Dennis, Alonso pistte beklerken sinirlenip kulaklığını fırlattı ve Alonso’nun koçuyla hararetli bir tartışma yaşadı.
Olaydan sonra yaptığı açıklamada ise birden takım emirlerine uymayıp Alonso’ya yol vermeyen Hamilton’u suçladı. Ancak nihayetinde hakemler Alonso’ya beş sıra grid cezası verirken, McLaren’in bu yarıştan takımlar puanı alamayacağını açıkladı. 5 Ağustos günü yarış sabahında Alonso, Ron Dennis’in yanına gidip esip gürledi. Ron Dennis’i casusluk skandalı ile ilgili tüm yaşananları FIA’ya anlatmakla tehdit etti.
Bu şantaj karşısında Ron Dennis, Alonso’yu odasından çıkartıp FIA başkanı Max Mosley’i aradı. Mosley’e Alonso’nun tehtidini söyleyen Dennis; Alonso’nun söyleceği her şeyin yalan olduğunu, takım içerisinde hiçbir Ferrari bilgisinin kullanılmadığını söyledi. Max’e aynen şunları söylüyordu:
“Hiçbir bilgi yok. Ortaya çıkmış yeni hiçbir şey yok. Seni temin ederim ki Max, eğer bir bilgi olsa sana söylerdim.”
Gerçeklerin açığa çıkmak gibi bir huyu vardır…
Max Mosley Ron Dennis’i sakinleştirip telefonu kapattı. Alonso daha sonra Ron Dennis’in yanına gidip özür diledi. Sinirli bir anında bu sözleri söylediğini asla FIA’ya gidip bilgi vermek gibi niyetinin olmayacağını söylediyse de ok yaydan çıkmıştı. Aslında Alonso’nun neler söyleyeceğini Max Mosley zaten biliyordu. Alonso daha önce eski takım patronu Flavio Briatore’e Ferrari bilgilerini kullandıklarını zaten söylemişti. Briatore ise bunu kankası Ecclestone’a o da bunu Max Mosley’e fısıldamıştı.
Dedikodu kazanı kaynıyordu ama duruşmada ceza vermek için delile ihtiyaç vardı. Max Mosley, Ron Dennis ile konuşmasının ardından bu olayı açığa çıkartacağını fark etti. 5 Eylül 2007 tarihinde FIA casusluk kararı ile ilgili temyiz duruşmasını iptal ettiğini; bunun yerine yeni deliller ışığında 13 Eylül günü yeni duruşma gerçekleştireceğini açıkladı. Bu yeni deliller ise Ecclestone, Alonso ve McLaren’in test pilotu Pedro de la Rosa’dan geldi. FIA üç McLaren pilotunu da çağırmış, olayla ilgili tüm bilgileri paylaşmaları karşılığında kendilerinin ceza almayacağını söylemişti. Ancak eğer delilleri sakladıkları anlaşılırsa çok ciddi yaptırımlara maruz kalacaklarını da eklemişti.
13 Eylül tarihindeki duruşmada ise tüm deliller ortaya serildi. 288 sms ve 35 telefon görüşmesinin yanı sıra bir sürü e-mail. Bu e-maillerden birkaçını sizlere okuyalım. 21 Mart 2007, Pedro de la Rosa’dan Mike Coughlan’a:
“Selam Mike. Kırmızı arabanın ağırlık dağılımını biliyor musun? Simülatörde deneyeceğimiz için bizim için önemli şimdiden sağ ol. Not: Yarın simülatörde olacağım.”
Bir de mesajı şifrelemiş de la Rosa, kırmızı araba şifresini çözmeleri uzun sürmüştür herhalde. Bir başka dikkat çekici mail ise yine de la Rosa’dan bu sefer Alonso’ya. O dönem Brigstone ile yeni çalışmaya başlayan McLaren’da Coughlan Ferrarinin lastiklerini karbondioksit ile şişirdiğini de la Rosa’ya söylemiş. Pedro de la Rosa’da Alonso’ya ‘bunu biz de denemeliyiz, çok kolay’ diyor. Alonso ise cevabında hak verip ‘bunun çok önemli olduğunu söylüyor.’
McLaren’de ki bir kıdemli mühendisten diğerine: “Bu aks açıklığı bilgisi doğru mu? Fotoğraflardan mı öğrendik yoksa köstebeğimiz mi söyledi.”
Spygate Sakandalı: McLaren, artık gümüş Ferrari!
Daha bir çok mail var ama bu mailler içerisinde en vurucu olanı hani tabuta çiviyi çakan hangisiydi diye sorsanız şuydu; de la Rose’dan Alonso’ya:
“Ferrari’den gelen bilgiler çok güvenilir. Nigel Stepney’den geliyor. Onların eski baş teknikeri. Şu an hangi pozisyonda bulunuyor bilmiyorum. Ancak bize Avusturalya’da Ferrari pilotu Kimi’nin 18. turda pit stop yapacağını söyleyen adam. Bizim baş tasarımcı Mike Coughlan ile çok yakınlar, ona söylemiş.”
Aslında tüm skandalı tek bir mesaj ile özetlemiş de la Rosa. McLaren’in iddia ettiği gibi tek çalışanın da değildi bilgiler. Sürücülerden mühendislere tüm McLaren takımı bu bilgilere sahipti. Hepsinin de üstüne ilk duruşmada tüm bunları inkar etmiş bir de Ferrari’yi iftira atmakla suçlamışlardı. Ceza ise en vurucusuydu, McLaren takımı spor tarihinin en büyük cezalarından birine çarptırıldı: Tam 100 milyon dolar.
2007 sezonunda kazandığı ve kazanacağı tüm takım puanları silinmiş ve 2008 aracının şasi dizaynını FIA ile paylaşmak zorundaydı. Eğer FIA McLaren’in aracında Ferrari aracının bilgilerinin kullanıldığına dair en ufak bir şüpheye düşerse, buna lastiklerde karbondioksit kullanmak da dahil. Daha ağır cezalar da geleceği bildirilmişti.
Cezaların açıklanmasının ertesi günü yani 14 Eylül’de Ron Dennis kameralar karşısına çıkıp yeni deliller çıktığında FIA’ya kendisinin haber verdiğini söyledi. Bunları söylerken yüzü de kızarmadı. Bunun üzerine 15 Eylül’de Max Mosley, Ron Dennis’i hemen yalanlayıp, Dennis’in kendisine sadece Alonso’nun e-mailleri açığa çıkarmakla tehdit ettiğini, ayrıca Dennis’in e-maillerde suçlayıcı hiçbir şeyin olmadığa dair de güvence verdiğini söyledi.
Ferrari başkanı Luca Cordero di Montezemolo ise şöyle diyordu:
“Şampiyonluğu kim kazanırsa kazansın bunu Ferrari ile başaracak. Ya biraz Ferrari ile ya gerçek Ferrari ile. Çünkü McLaren artık gümüş Ferrari.”
Spygate Sakandalı patlak verdi… McLaren, spor tarihinin en büyük cezasını aldı!
“Ben bu takımla nefes alıyorum bu takımı yaşıyorum. Bizim takımımızda yanlış bir şeyin olması mümkün değil. “ Ron Dennis bu sözleri Silverstone sonrasında bir parkta söylemişti. Tabii o bu lafları söylediğinde yeni deliller ortaya çıkmamıştı. Takımla yaşayan ve nefes alan, McLaren’in kurucularından birinin bu olaylardan haberdar olmaması mümkün mü? Üstelik McLaren’in genel merkezindeki araç yolunu her gün yıkatacak, genel merkezde görevi sadece ampulleri değiştirmek olan bir çalışanı istihdam edecek kadar mükemmeliyetçi biriyse…
Ron dennis 2009’da takım patronluğunu bıraktı. Ardından 2017’de son McLaren hisselerini de satarak takım ile ilişkisini tamamen bitirdi. Mike Coughlan, 180 bin Euro tazminat ödedi ve İtalya’da ki yargılanması sona erdi. Olaydan sonra bir süre Williams’da çalışan Coughlan, daha sonra bu görevini de bıraktı. McLaren’de üç üst düzey yönetici Paddy Lowe, Jonathan Neale ve Rob Taylor 150 bin Euro para cezası ödedi. Lowe, McLaren’de çalışmaya devam ettikten sonra 2013’de Mercedes’e 2017’de ise teknik patron olarak Williams’a geçti. 2019’da ise görevinden alındı.
Jonathan Neale, hala McLaren’de hala CEO olarak görevini sürdürmekte. Rob Taylor ise şuan Haas takımının baş tasarımcısı olarak görev alıyor. Nigel Stepney ise GT1 ekiplerinden Sumo Power’da takım menajeri olarak görev aldı. 2010’da İtalya’daki duruşması sona erdi. Tüm suçlamaları kabul eden Stepney, 1 yıl 8 ay hapis cezası almasına karşın hapse girmedi.
Gelelim sürücülere, olayın başından beri Ferrari ile ilgili bilgilerden faydalanan ve işine gelmeyince de bunları açığa çıkarmakla tehdit eden Alonso; işbirliği sebebiyle ceza almadı, aynı Pedro de la Rosa gibi. Lewis Hamilton’ın ise olayla ilgili açığa çıkmış bir bağlantısı yok. Aslında o dönemler Alonso ile Hamilton arasındaki sürtüşmenin takımı ikiye böldüğünü düşünürsek; test pilotu Pedro de la Rosa’nın vatandaşı Alonso ile bu bilgileri paylaşmayı tercih etmesi daha akla yatkın.
Bu sebepten McLaren takımı sezondan diskalifiye edilse de sürücülerin puanları silinmedi. İki sürücü de son yarışa şampiyonluk şansı ile girdiler. Lakin ilahi adalet tecelli etti, hem de ne etme. Sezonun son yarışında hem Alonso hem de Hamilton’un bir puan önünde Ferrari pilotu Kimi Raikkonen şampiyon oldu.
Alonso ve de la Rosa işbirliği yaptı, Lewis Hamilton’un bağlantısı bulunamadı!
Şampiyonluk kutlamalarında Ferrari başkanı Montemozolo, bu 100 milyon dolarlık casusluğu açığa çıkartan dikkatli taraftarı unutmamıştı. Şampiyonluğu; sporda adalete inanan tüm taraftarlarına ve bu İngiliz beyefendiye adayan Montemozolo, o dikkatli tezgahtar için şöyle diyordu:
“Eğer o olmasaydı motor sporları tarihinin en karanlık sayfalarından biri açığa çıkmayacaktı.”
10 Ekim 2014 tarihinde İngiltere’deki bir otoyolda gümüş bir Volkswagen sağa çekip durdu. Sürücü kontağı kapatıp araçtan indi ve kapıları kilitledi. Sonra o sırada gelmekte olan bir kamyonun önüne atladı. O gümüş Volkswagen’ın sürücüsü Nigel Stepney’di. Olayın üzerinden yedi sene geçtikten sonra intihar ederek yaşamına son verdi.
Okumaya devam et:
- Halo nedir? Formula 1’de hayat kurtaran teknoloji!
- Hannah Schmitz: Yarış kazandıran kadın!
- Formula 1’in doğduğu yer: “Silverstone”
Not: Bu makale “karaboga” YouTube kanalında yer alan videodan yazı haline getirilmiştir. Videoyu izlemek isteyenler için:
Kaynak: [1]