Beşiktaş armasının anlamı nedir?

Beşiktaş armasının anlamı nedir? Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün arması, kulübün köklü tarihi ve spora verdiği önemi taşımaktadır. Siyah – Beyaz renklerle ve ortasında Türk Bayrağı ile statü olarak oldukça değerli bir konumdadır. Arma tarihini yakından inceleyelim.
Beşiktaş Jimnastik Kulübü nasıl kuruldu?
Beşiktaş Jimnastik Kulübü, büyük çoğunluğu Kafkasya, özellikle Çerkes kökenli olan 22 kişi tarafından kurulmuştur. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Batum bölgesinden göç etmiş bir soydan, Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ise Dağıstanlı Şeyh Şamil’in soyundan gelmektedir. Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün temelleri, 1902 sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi’nde atıldı. O dönemde Medine Muhafızı olan Osman Paşa’nın konağının bahçesinde, 22 kişilik bir genç grup düzenli olarak toplanarak jimnastik hareketleri yapıyordu. Bu grubun başında Osman Paşa’nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahalleden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Bey gibi isimler bulunuyordu.
Gençlerin ilgilendiği ilk spor dalları arasında barfiks, paralel, güreş, halter ve aletli-aletsiz jimnastik yer alıyordu. O dönemde siyasi hareketler nedeniyle toplanmalar sıkı takip altındaydı. II. Abdülhamit’in hafiyeleri, Serencebey’deki bu spor etkinliklerinden haberdar olunca, gençler bir baskınla karakola götürülmüştür. Ancak saraya yakın bazı isimler devreye girmiştir. Böylelikle gençlerin futbol değil, sadece beden eğitimi yaptığını belirtmeleri sayesinde gerginlik kısa sürede yatışmıştır. Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu genç sporcuları desteklemeye başlayıp, antrenmanlarını da düzenli olarak izlemiştir. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de çalışmalara katılarak boks ve güreş dersleri verdi.
Bereket Jimnastik Kulübü’nden Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü’ne!
1903 yılının Mart ayında, özel bir izinle Bereket Jimnastik Kulübü resmen faaliyete başladı. 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte sportif faaliyetler daha serbest hale geldi. 13 Nisan 1909’da yaşanan (31 Mart 1325) siyasi olayların ardından, Edirne’de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul’a geldi.
İstanbul’a döndükten sonra Fuat Balkan, iyi bir eskrim hocası olarak gençlere eğitim vermek istedi. Güreş ve halter sporlarıyla ilgilenen Mazhar Kazancı ile birlikte Serencebey’de spor yapan gençleri bularak, onlarla birlikte spor yapma fikrini benimsediler. Fuat Balkan, Ihlamur’daki evinin altındaki bölümü kulüp merkezi olarak tahsis etti.
Bereket Jimnastik Kulübü’nün adı, Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmi ön planda tutan güçlü bir spor kulübü ortaya çıktı. Fuat Balkan’ın arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimci olarak kulübe katıldı.

Beşiktaş Atletizm Sporcuları
Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü’nün Resmi Tescili
Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey’in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 26 Ocak 1911’de resmen tescil edilerek ilk Türk spor kulübü unvanını aldı. Semtin gençleri kulübe büyük ilgi gösterdi ve üye sayısı kısa sürede 150’ye yükseldi. Kulüp merkezi önce Ihlamur’dan Akaretler’deki 49 numaralı binaya taşındı. Ancak üye sayısının hızla artmasıyla bu bina da yetersiz kaldı.
Böylelikle kulüp Akaretler’deki 84 numaralı binaya geçiş yaptı. Bu binanın arkasındaki bahçe, spor sahası olarak tahsis oldu. Genç sporculara antrenman yapacakları daha geniş bir alan oluştu. Bu süreç, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün sadece bir spor kulübü olarak değil, Türkiye’nin köklü ve öncü spor kuruluşlarından biri olarak gelişiminin temelini oluşturdu.
Beşiktaş armasının anlamı nedir?
Yıllardır Beşiktaş’ın ilk renklerinin kırmızı-beyaz olduğu, Balkan Savaşı’nın kaybedilmesinin ardından siyah-beyaz olarak değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili bir çok kaynak böyle yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerin her zaman siyah-beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir.
Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur:
“Osman Paşa Konağı’nda başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini topladı.”
Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti yakasından çıkardı ve gösterdi:
-“Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir rozet yaptırmalı ve Kulübümüz’de spora devam eden her azayı bu rozeti taşımaya mecbur tutmalıyız.”
Toplantıya katılanlar Mehmet Şamil Bey’in teklifini heyecanla kabul ettiler. Toplantının sonunda rozette yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve Beyaz… Böylelikle “Beşiktaş armasının anlamı nedir?” sorusu cevapsız kalmadı.

Geçmişten günümüze Beşiktaş logoları…
Beşiktaş armasının anlamı nedir: “Türk Bayrağı taşımaya hak kazandılar!”
Beşiktaş’ın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak “1906” yazıldı. Üst bölüme Osmanlıca بشكطاش (Beşiktaş), sağda ژ (J), solda ق (K) harfleri yer aldı. Rozetin arka yüzünde “Konstantinopolis’te” yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır.
Rozetteki armada yer alan yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. II. Meşrutiyet’e kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır. Bu rozet, İskender Yakak tarafından Onursal Başkan Süleyman Seba’ya hediye edilmiştir.
Beşiktaş’ın armasında yer alan ilk beyaz çizgi biri (1); üç siyah çizgi üçü (3); ve ikinci beyaz çizgi de biri (1) temsil etmektedir. Amblem 9 bölümden meydana gelmiştir. Yukarı kısımda yer alan dört numara yan yana yazıldığında, rumi takvimde kulübün kuruluş yılı olan 1903 sayısına denk gelen ١٣١٩(1319) sayısı ortaya çıkmaktadır.
Beşiktaş, ilk tescil edilen kulüp olması sebebiyle armasında Türk Bayrağı taşıma hakkı kazanmıştır. Haziran 2013 tarihinde kulübün tüzüğünde yapılan değişiklikle birlikte, kartal figürlü resmî bir arması daha olmuştur.

Beşiktaş ilk arma
Beşiktaş Futbol şubesi ne zaman kuruldu?
Türkiye’de kurulan kulüplerin hemen hepsi spor kulübü olarak kurulmuşken Beşiktaş ise bir jimnastik kulübü olarak faaliyetlerine başlamıştır. Beşiktaş’ta futbol o dönemlerde bu spor dalına kötü gözle bakılması sebebiyle önemsenmemiştir.
Beşiktaşlı sporcuların, Valideçeşme’den Taşkışla’daki bir yangının alevlerini fark edip o bölgeye gitmeleri sonucunda Beşiktaş futbolla tanışmış oldu. Yangının olduğu yerde futbol oynayan İngiliz gençlerini görüp seyretmeye başlayan sporculardan Katip Tevfik, ِ önlerine düşen futbol topunu kaçırmıştır.
Beşiktaşlı sporcular İngilizlerden kaçırdıkları bu topu Valideçeşme’de Refik Osman’ın evinin bahçesine saklamışlardır. Bu top, Beşiktaş kulübünün ilk futbol topu olmuştur. Ancak bu olay tam anlamıyla Beşiktaş’ta futbolun başlamasına vesile olmamıştır. Beşiktaş’ta ilk futbol faaliyetleri, İkinci Meşrutiyet’in ilanından kısa bir süre sonra, 1911 yılının Ağustos ayında başlamıştır.
O yıllarda kulüp bünyesindeki atlet ve jimnastikçilerin futbola olan ilgileri artmış ve aralarında futbol maçları yapmaya başlamışlardır. Beşiktaş’ın yakınlarında Valideçeşme ve Basiret adında iki farklı futbol takımı kurulmuştur.
Valideçeşme takımının kurucusu ve başkanı olan Ahmet Şerafettin Bey, Beşiktaş semtinde kurulan bu farklı takımların tek bir çatı altında birleşmesini istemiştir. Bu sebeple, 1911 yılının Ağustos ayında kurduğu Valideçeşme kulübündeki futbolcularıyla birlikte Beşiktaş kulübüne katılmıştır.
Daha sonra, Ahmet Şerafettin Bey’in girişimleriyle Basiret takımı da Beşiktaş’a dâhil olmuş ve böylece Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün futbol şubesi resmî olarak faaliyete başlamıştır. Beşiktaş’ın ilk futbol takımı; Resul, Rıdvan, Behzat, Dr. Sabri, Kâzım, Sadi, Dr. Mehmet, Asım, Şeref, Dr. Ali ve Fahri’den oluşmuştur. Bu ilk takımın malzemeleri ise İpekçi İhsan adında bir sporsever tarafından karşılanmıştır.

BJK Nizamname
Futbol diğer sporların önüne geçti!
Beşiktaş’ta yeni kurulan futbol dalı çok sevilmiş ve ikinci, üçüncü takımlar kurulmuştur. Ancak bu yeni dalın kulüpteki diğer dalların önüne geçmesi sebebiyle, kulüpte huzursuzluk çıkmıştır.
Ahmet Şerafettin Bey bu huzursuzluk sebebiyle Beşiktaş’tan ayrılarak kendisiyle beraber gelen bazı futbolcularla birlikte Sebat Kulübü isminde yeni bir takım kurmuştur.
Bir süre sonra eski Beşiktaşlıların kurduğu bu kulüp, Beşiktaş ile karşılaşmış ve 3-2 galip gelmiştir. Bu maçın ardından Beşiktaşlı yöneticiler Ahmet Şerafettin Bey’i tekrar Beşiktaş’a dönmeye ikna etmişlerdir.
Beşiktaş’ın futbol faaliyetlerine başlamasından kısa bir süre sonra Balkan Savaşı ve ardından I. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle kulüp bünyesindeki sporcular orduya katılmışlardır. İlk önce Ahmet Şerafettin Bey yedek subay olarak Romanya’ya gitmiştir. Savaş döneminde Beşiktaş kadrosundan 8 oyuncu vefat etmiştir.
Bu dönemde kulüpteki spor faaliyetleri durma noktasına gelmiştir. I. Dünya Savaşı’nın bitmesinin ardından, savaşta sağ kalan sporcular tekrar kulübe dönerek spor faaliyetlerine devam etmişlerdir. Ancak o dönem de İstanbul, yabancı kuvvetlerin hakimiyeti altında olduğundan birçok olumsuzluklar mevcuttur.
Kulüp bir dönem Köyiçi’ndeki bir Rum kilisesinin karşısındaki binaya taşınmıştır. 1918 yılındaki Mondros Mütarekesi ile birlikte kulüp bir grup azınlık tarafından yağmalanmıştır. O güne kadar kazanılan birçok madalya ve şilt bu yağmalama sonucu kaybolmuştur. Mütakere ile birlikte Romanya’daki görevinden dönen Ahmet Şerafettin Bey, durma noktasına gelen futbol faaliyetlerini tekrar güçlendirmeye başlamıştır.

1923-24 şampiyonluğu!
Beşiktaş armasının anlamı nedir? “Kara Kartallar”
Son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş, 1940-41 sezonuna genç ve yenilenmiş kadrosuyla girer. Sezon ilerledikçe puan farkını açan Beşiktaş, ligin lideri konumundadır. Bitime 5 hafta kala, 19 Ocak 1941 Pazar günü, rakibi Süleymaniye ile karşılaşır. Şeref Stadı’nda oynanan maçı Semih Duransoy yönetmektedir. Beşiktaş sahaya şu kadroyla çıkar: Faruk, Yavuz, İbrahim, Rıfat, Halil, Hüseyin, Şakir, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref.
O sezon tüm maçlarda olduğu gibi, Beşiktaş yine harika bir futbol sergiler. Maçın ikinci yarısının ortalarında, takım farklı bir skorla önde olmasına rağmen rakip kaleye durmaksızın hücum etmektedir. Tam o sırada, Şeref Stadı’nın Atatürk panosu bulunan tarafındaki tribünden bir ses yükselir:
“Haydi Kara Kartallar! Hücum edin Kara Kartallar!”
Bu ses, tribünleri dolduran taraftarları ve maçı izleyen gazetecileri şaşırtır. Yapılan bu benzetme, Beşiktaş’ın o sezonki performansını en iyi şekilde anlatmaktadır. Rakiplerini ezip geçen Beşiktaşlı futbolcular gerçekten de “Kara Kartal gibi” saldırmaktadır. Bu efsanevi tezahüratın sahibi, Mehmet Galin adında bir balıkçıdır.
Maçta Şeref Görkey voleleriyle 3 muhteşem gol atarken, kaptan Hakkı, Şakir ve Şükrü de birer golle skora katkı yapar. Beşiktaş, sahadan 6-0 gibi farklı bir galibiyetle ayrılır. Bu maçın ardından Beşiktaş’ın sembolü “Kara Kartallar” olarak anılmaya başlanır.

Kara Kartal!
Mustafa Kemal Atatürk ve Beşiktaş Jimnastik Kulübü
Yüzbaşı Necati Pankoğlu, 1911 yılında Mülazımsani (üsteğmen) iken Trablusgrap’ta Binbaşı Mustafa Kemal’in yanında İtalyanlar’a karşı savaş açtı. Yüzbaşı Necati, 1915 yılı şubat ayı ilk günleri içinde, Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ı Selanik’ten kaçırarak, Akaretler caddesindeki Beşiktaş Kulübü’nün yanındaki eve yerleştirdiğini hayatı boyunca gururla anlattı.
Fenerbahçeli olan Yüzbaşı Necati Pankoğlu, Komutanı Mustafa Kemal’in 1904-1905 yıllarında Harbiye’de Kurmay Yüzbaşı iken 1903 yılında kurulan Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü tuttuğunu öğrendi. Pankoğlu, Mustafa Kemal’in kurucularının subay ve arkadaşları oldukları; eskrim-kılıç, gülle atma, süngü oyunları, güreş sporu yaptıkları için Beşiktaş Kulübü’nü tuttuğunu her gittiği yerde anlatırdı:
“Atatürk Beşiktaşlı!”
1964 yılı her Pazartesi günü Türkiye Ligi’nin İstanbul Kulüp Başkanları, İstanbulspor’un Mısır hanındaki lokalinde toplanıyordu. Toplantıya katılan kulüp başkanları şöyleydi:
- Beşiktaş – Hakkı Yeten
- Fenerbahçe – Dr. İsmet Uluğ
- Galatasaray – Ulvi Yenal
- İstanbulspor – Ali Sohtorik
- Vefa- Hayrullah Güvenir
- Beykoz – Ziya Sönmez
- Feriköy – Dr. Necati Karakaya
- Kasımpaşa – Mehmet Gür
- Karagümrük – İbrahim Sevin
- Beyoğluspor – Napolyon
Atatürk Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü mü tutuyordu?
Dr. İsmet Uluğ’un Atatürk’e silah kaçırması anısından sonra, Kulüp Başkanlar’ı Atatürk’ün hangi Kulübü tuttuğunu tartıştılar. En güzel açıklamayı İstanbulspor Kulübü İkinci Başkanı Enis Pankoğlu yaptı:
“Babam Mustafa Kemal’in yanında cephelerde bulunmuş, onun Subayı Yüzbaşı Necati’dir. Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ı Selanik’ten kaçırıp, getiren Yüzbaşı’dır. Mustafa Kemal, Babam ile Derne Cephesi’nde ve Selanik’te bulunurken Beşiktaş’ı tuttuğunu söylemiş. Babam hasta Fenerbahçeli’ydi. Yönetim Kurulu’nda idarecilik yaptı. Fenerbahçe’nin bir tek maçını kaçırmazdı.
Bizlere, ‘Çocuklar ben maçtayken aranızdan biri ölürse, kesinlikle beni çağırmayın. İşinizi imam efendi halletsin.’ derdi. Babam Fenerbahçeli olmasına rağmen, Atatürk’ün Beşiktaş’a gönülden bağlı olduğunu her yerde söylerdi.
Annem Adile Muallime ile teyzem Şekibe Muallime Hanımlar, Mustafa Kemal Samsun’a gittikten sonra, Zübeyde Hanım’ı Beşiktaş’taki evinde ziyaret edip, hatırı ile bir ihtiyacı olup olmadığını sormuşlar. Zübeyde Hanımefendi şu cevabı vermiş:
“Sağ olsun Paşa Hazretleri’nin Kulübü Beşiktaş’ın idarecileri, her gün gelip hatırımı sorarlar. Hepsini kendi çocuklarım gibi seviyorum. Paşa Hazretleri ne kadar iyi yapmış, beni buraya getirmiş.”
Bu konuşmadan sonra Kulüp Başkanları karar verdi:
“ATATÜRK BEŞİKTAŞLI”
Okumaya devam et:








